Hepimiz yöneticilerimizden, öğretmenlerimizden, bizden sorumlu olanlardan işleri ve tabii ki de bizi takip etmek için bazı sözler sarfederler, belki kasıtlı belki de doğal reflesks olarak. Ben de bunlardan en sinir olduklarımı, duyduğumda yaşama sevincim sönenleri toplamak istedim:
- hadi (siz tam yaparken)
- bitti mi? (bitermeyi hedefleyip belirttiğiniz zamana daha 3 gün varken mesela?)
- ne durumdayız?
- hangi aşamadasın
- beraber çalışalım (sebep?)
- şuna sor buna sor (yapamıyorsam sorarım elbet!)
- tatmin olmadım. (3-5 günlük aralıksız çalışmanın üzerine mesela)
- yanlış yoldasın (Allah saptırmasın :) )
- yarın evden çalış (yarın tatil günü ama!)
- bu yönün zayıf vs vs
Bir yönetici çalışanlarını yüreklendirmeli, soğutmamalı, motive etmeli, lanet ettirmemelidir. Yoğun ve özveri gerektiren bir çalışma sonrası işleri kötü gitse bile, “hadi sen biraz dinlen, sonra konuşuruz” diyip konuyu kapatmalıdır. Unutulmaması gereken şu ki yöneticinin başarısı, çalışanının motivasyonuyla doğrudan ilintilidir.
Aslında sorunun özü yöneticilerin bu tavrı yanında çalışanların şirketleri kendi firmaları gibi görmeleridir. Bu da şuursuz bir özveri ve buraları ben kurtarıcam mücadelesine neden olmaktır. ee hiçbir iyilik cezasız kalmaz kuralı uyarınca hemen özverileriniz birer görev haline gelir ki bu şu demektir: 5 günde yapılacak işi uykusuz kalıp, sosyal hayattan elinizi eteğinizi çekip hatta sevdiklerinize vakit ayırmayıp 3 günde bitirseniz artık o işi 3 günde bitirmeniz gerekir.
Boşverin bu kadar yıpratmayın kendinizi, kişiler de vazgeçilmez değildir, kurumlar da!
Surekli gitmek isteyip bir turlu gidemedigim bir film ama sonunda izleyecegim…