Teknoloji devleri yanlışlıkla Skynet yaratır mı?
Hepimiz izlemişizdir Terminatör filmini. Hele ki benim gibi 80 kuşağı çocuklar için film, az kanallı televizyonlarımızda nadir çıkan bilim kurgu yapımlarından biriyid. 1984 tarihli filmde askeri uyduları, insansı robotları, tankları, denizaltıları ve hatta nükleer silahları kısacası herşeyi kontrol edebilen Skynet adlı yapay zekâ sistemi, açıldıktan sonra yavaş yavaş bilinç kazanmaya başlar ve bir noktada bilinmeyen bir sebepten dolayı daha sonra “Kıyamet Günü” olarak adlandırılacak olan 12 Ağustos 1997’de insanlığı yoketmeye karar verir.
Filmin üzerinden 33 yıl geçti, o zaman için çok uzak bir hayal olan yapay zekâ gelişmeleri insanlığı yok etme noktasında olmasa da azımsanmayacak bir gelişme kaydetti. Tüm teknoloji devleri harıl harıl yapay zekâ için çalışıyor, Google, Apple, IBM, Facebook başta olmak üzere tüm sektörlerden büyük oyuncular bu yönde çalışmalar birbiri ardına yayınlanıyor.
Gelecekte yapay zekanın ve robotların, insanların elinden birçok mesleği alacağı konuşuladursun, biraz korkutucu sayılabilecek bir dedikodu ise geçtiğimiz günlerde gündemi sarstı.
Facebook mühendisleri, üzerinde çalıştıkları yapay zekâ botlarının kendi aralarında anlaşabilecekleri bir dil oluşturma yoluna gittikleri fark ettiler. İnsanlar tarafından tam çözümlenemese de botlar bu dili kullanarak kendi aralarında gayet iyi anlaşabiliyorlardı Tamamen farklı olmamasına rağmen İngilizce gramerinin bozulmuş bir çeşiti olduğu belirlendi. Örneğin İngilizce “ben” öznesinin iki kere tekrarlanması, bahsedilen işin iki kere gerçekleştirildiğini tarif etmeye yarıyor.
Bu gelişme karşısında mühendislerin tereddütsüz olarak fişini çektikleri projenin sonuçları, bu çalışmaların insanlık için tam olarak iyi sonuçlar doğuramayabileceğiyle ilgili endişeleri de arttırıyor. Zira geçtiğimiz günlerde Tesla ve SpaceX gibi çığır açan şirketlerin kurucusu Elon Musk da bu riske dikkat çekmiş, hatta Facebook kurucusu Mark Zuckerberg’i de riskleri tam anlamadığıyla ilgili olarak ağır bir şekilde eleştirmişti.
İnsanlık bir Skynet yaratıp kendi eliyle kendi sonunu hazırlar mı, tam olarak kestirmek zor. Ancak çalışmalar sonunda büyük bir devrim gerçekleşeceği ve insanlığın sosyal yaşamından gelecek öngörülerine kadar herşeyin geri dönülmez bir şekilde değişeceği kesin. Belki de daha önce de oldu ve yeniden başladık, bilinmez…
Starbucks’ta dijital devrim
Bir önceki yazıda da bahsettiğim üzere tüm sektörler, işlerini ve süreçlerini hızlandırmak, yeni müşteriler kazanmak ya da mevcutları ellerinde tutmak için yapay zekayı kullanmaya hevesli görünüyor, özellikle sektör büyükleri buna öncülük etmeye çalışıyor.
Perakende sektöründe yükseliş gösteren nadir şirketlerden biri olan Starbucks da yapay zekâ içeren yeni bir dijital iş modeline yoğunlaşacağını duyurdu. Dijital Çark olarak çevirebileceğimiz “Digital Flywheel” adlı iş modeli ödül, ödeme, kişiselleştirme ve sipariş verme olmak üzere dört ana bölümden meydana geliyor. Yeni modelin ödül kısmı, hali hazırda yıllardır başarıyla uygulanan My Starbucks üzerinde devam edecek. My Starbucks, sadece ABD’de 13 milyonun üzerinde mobil kullanıcısına sahip ve şirketin ABD’dedeki gelirinin %36 sını getiriyor.
Firma, yeni stratejisi ile birlikte My Starbucks’a yapay zekâ eklemeyi, bu sayede de program üyelerin geçmiş siparişlerini de dikkate alarak üyelerine akıllı önerilerde bulunaması hedefliyor. Haftanın gününe, günün saatine ve hava durumu koşullarına göre de üyelerine akıllı önerilerde bulunabilecek sistemde, ek olarak sipariş vermede de yenilikler olacak. Örneğin herhangi bir Starbucks mağazasının yakınında geçerken, Starbucks’tan alacağımız bir bildirim ile ürün sipariş edebilecek ya da günün saatine göre ek teklifler elde edebileceğiz.
Yapay zekaya güçlenecek bu sadakat programı ve çarkın tamamıyla şirket, dijital ve gerçek dünyayı birbirine entegre edecek ve daha fazla kişiselleştirmeye odaklanarak müşteri deneyiminin en üst düzeye çıkaracak.
Galaxy Note 8 göründü
Samsung’un amiral gemilerinden ve fablet (phablet, phone + tablet) türü cihazların tartışması lideri Note serisinin yeni üyesi Note 8 için detaylar netleşmeye başladı. Resmi lansman tarihi yaklaşan Galaxy Note 8 için sızdırılan son görseller ve kılıf tasarımları ile Galaxy Note 8 modelinin tasarımı belirginleşti.
Tasarım bakımından Galaxy S8 ve Galaxy S8 Plus modellerinin genel hatlarını andırsa da detaylara bakılınca farklılıkları dikkat çekiyor. S8 ve S8 Plus modellerindeki yumuşak kasa hatlarının yerini, daha keskin köşeler alacak.
Ekran boyutunun ise 6.4 inç seviyesine çıkacağı söylenen telefonun kasa boyutu ise çerçevesiz tasarım sayesinde rahatsız edici bir büyüklüğe neden olmayacak.
Uzun zamandır konuşulan çift kamera donanımı ise sonunda serinin bu son modelinde yer alacak. Note 8 modelinde arka kısımda iki adet kamera olacak ve 3x optik zum özelliği sunacak.
6 GB RAM ve 128 GB depolama alanına sahip olması beklenen telefon, 12 Megapiksel çözünürlüğe sahip 2 arka kamera ve 8 Megapiksellik ön kamerayla donatılacak.
Bitcoin bölündü
Son zamanlarda hayatımıza giren sanal (kripto) para birimlerinin en çok bilinen ve kullanılanı Bitcoin (BTC), ilk blokun yaratıldığı 3 Ocak 2009 tarihinden bugüne kadar çok hızlı değer kazandı ve özellikle geçtiğimiz aylarda patlak veren fidye virüsü kriziyle adeta uçuşa geçti. Şu sıralar 2700 dolar seviyesinde işlem görüyor.
Bitcoin, benzerleri gibi blockchain teknolojisini kullanıyor. Kabaca tarif etmek gerekirse tüm para blokları ve operasyon kayıtları bir zincirin halkaları misali önceki ve sonraki halkayı tanıyacak şekilde dağıtık olarak tüm ağda saklanıyor. Böylece manipülasyon ve kırılmalara karşı güvende kalıyor. Çeşitli hesaplama yöntemleri ve güçlü donanımlarla bitcoin yaratanlara da madenci adı veriliyor.
Tabii bunun da en büyük maliyeti trafik ve saklama. Blok boyutlarının da 1 Megabayt ile sınırlı olması işlemlerde yavaşlıklara neden oluyordu. Bunu aşmak için boyutların 2 Megabayta çıkarılması planlanıyordu. Bir kısım bitcoin madencisi ise bu değişlikliğin 8 Megabayt olması gerektiğini savunuyordı.
Tartışmalar sonucunda 1 Ağustos itibariyle Bitcoin, Bitcoin (BTC) ve Bitcoin Cash (BCC) ikiye olarak ayrıldı. İlk 7 saat içinde BCC için bir işlem yapılmazken sonraki saatlerde 450 $ seviyesinde işlem görmeye başladı ve işlem hacmi olarak üçüncü büyük sanal para oldu.
Bu bölünme sonrasında bu para birimlerinin geleceği ne yönde şekillenecek şu an için doğal olarak kestirmek çok mümkün değil. Ancak Güney Kore’nin bitcoin’i resmi para birimi olarak kabul etmesi, Deutsche Bank’ın sanal paralar üzerinde denemeler yapacağını duyurması sanal paraların hayatımıza gerçek anlamda girmesinin çok da uzun zaman almayacağını gösteriyor.
Derginin tamamını incelemek için: https://issuu.com/maviehirdergisi/docs/e_dergi_agustos_2017