Mevzunun özü şudur dostlar: Titanik filminden milyonlar cukkalayan James Amcamızın 14 yıl kadar süren “Ulen napsak da yeniden dünya halklarını söğüşlesek” konulu beyin fırtınasının akabinde çıkmış bir filmdir bu. Yoksa 14 yıl ne sürmüş anlamadım. Hadi görsel efektler falan sürdü desek zaten bu efektler son birkaç yıldır revaçta kullanılıyor. Neyse zaman konusunu geçtim, televizyonda, gazetelerde, internette boy boy çıkan “aman muhteşem film, böylesi yapılmadı, çığır açacak” laflarına bakıp düşünüyorum, hangi kısmı çığır açacak? Konu mu? Efektler mi? Yaklaşım mı? Müzikler mi? Bence hiçbirisi. Ha şu kesin, bu kadar sıkıcı, tek düze, ilk yarım saatte filmin sonu rahatça tahmin edilebilecek, sinema tarihiyle yaşıt konudaki bir filmle tüm dünyanın kandırılıp tomarla para toplanabileceğinin kanıtlanması açısından hakkaten çığır açacaktır. Hatta bence şimdiden açmıştır.
Biraz konu üzerinde durmak istiyorum: İnsanlık aç sözlüdür, taa ebesinin nikâhına gidip orada sömürgeler kurabilir, oradaki üç beş satılacak mal için oranın insanlarına etmediği zulmü bırakmaz. (Avrupa sömürgeleri gibi). Neyse o yüzden Pandora adlı gezegene gitmiştir, oradaki Navi kavmine zulme başlamıştır. (Bakınız Afrika halkı) Sonracıma, sakat bir asker çıkagelir, aslında kardeşinin gelmesi gereken bu yere, kardeşi öldürülünce bu geçmiştir. Askerimiz –adı jake- sahte navilinin bedenine sinir sistemi ile eşlenerek hükmetmektedir (SyncML ile eşitliyor kendini galiba :D) Gizli görevle navilerine arasına sızıyor, bu sızmaya kralın kızı yardım eriyor. Zaten alelade biri olsa dişimi kırardım. Jake kardeşimiz aralarına bi güzel giriyor, saçından ata, eşeğe, ejderhaya, uçan kuşa, esen yele bağlanıp iletişim kuruyor. (USB 2.0 marifetiyle :D) Onlar gibi yaşayıp onlar gibi takılıyor. Sonra gök insanları (bildiğimiz insanlar, normal insan manasında yani :) ) “bilmemneyum” elementi için bunları mekanı dağıtıyorlar bi güzel. Mahallenin yeni dayısı jake de “one minute” diyor, “daha da gelmem sizin dünyaya”. Sonra gidiyor, “Turik” midir, tunik midir ne haltsa ejderhadan bozma uçan bir cisim için sürücü kursuna gitmeden ehliyet alıp biniyor üstüne,vuruyor kırbacı, vuruyor kırbacı. Turik deyip geçtik ama boru değil ilk şarkılardan sonra 6. kez biri bu ehliyeti alıyor. Şimdi filmi izlemediyseniz bu ilk şarkılar ne la, sazlı sözlü düğün mü demeyin. Bu yaratılışı simgeliyor onlar için. Naviler çok söz sohbet sahibi, neşeli insanlar oldukları için yaratılış destenlarının isimleri bile farklı.
Neyse jake “turik macto” yani E sınıfı turik şoförü ehliyetli prens olarak dönüyor, Navililerin “oha, herifin turiki var” konulu şaşkın bakışları ve anaların kızlarını dürterek “bak kız turik mactoyu kaptı sen hala o sümüklünün peşindesin” serzenişleri arasında pandoranın başına geçiyor. Ardından bütün pandoraya cepten mesaj atıyor, “gelin canlar bir olalım” hesabı, sonuna da “tostumu yedim savaşa bekliyorum” diye de eklemeyi unutmuyor. Sonrası malum bizim yarı navili yarı dünyalı Miroğlu, haydarinnarinnarinanay diyerek emrindeki oklu, yaylı garibim navilileri otomatik silahlı gök insanlarının üzerine salıveriyor. O bu şu derken, jake ile esas kız dışındaki savaşçı diğer tanıdık unsurlar ölüyor. Tabii bu tarz dünyayı kurtarma filmlerinin klasiklerinde olduğu gibi, bi de kahramanın en yakınındakiler telef oluyor. En sonda jake ile esas kız evleniyor, gök insanları def ediliyor. Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine…
Gelelim eleştirilerimize:
Filmin konusunda öne çıkan klasik unsurlar:
– Dünya ya da benzer bir yerde bişiler boka sarar, Amerikalılardan biri kurtarır. Hayret bu filmde Amerikan bayrağı ile, kilise, rahip falan göremedik.
– Oğlan karşı aşiretin ağasının kızına âşık olur. Aşkı uğruna kendi aşiretine cephe alır.
– Görev uğruna gidilir ama ilk görülen hatuna yazılır.
– Yüzüklerin Efendisi gibi bir mistik hava yaratılmaya çalışılır. Yok efendim orijinal isimler, terimler, oradan buradan adam çağırma gibi.
Bazı konular mesela havada kaldı ya da ben tam olarak anlamadım:
– Bu “bilmemneyum” dünyada 20 Milyar $ edecek kadar ne işe yaramaktadır. Tamam kesin enerji kaynağı falandır ama az biraz bahsedilseydi. Zira bütün film o elementin elde edilmesi için yapılan mücadelenin eseridir.
– Jake amcamız neden bacaklarını kaybetmiştir. Doğuştan olamaz, zira askerlik yapıyor falan filan. Aslında bi yerlerde bu adamın aslından dünyadaki aç gözlülük sonucu çıkan bir savaşta inandığı insani duygular yüzünden bacakları kaybettiği falan gösterilseydi, navilere sırf hatun uğruna yardım ettiğinin zannedilmesinin önüne geçilebilirdi.
Burada şunu söylemek istiyorum. Yıllar önceden Yeşilçam yapımı bir film vardı, ismini hatırlamıyorum. Patronun oğlu (Tarık Akan), zalim babasının zulmettiği fabrikadaki kıza (Gülşen Bubikoğlu) aşık olur, aşkı uğruna işçilerin grevine / eylemine katılır, sonra babasını dize getirip fabrikaya el koyar, işçilere acayip kıyaklar yapıp, kızla evlenir. Al sana Türk Avatarı!
Müzikler klasik Yüzüklerin Efendisi tadında Navi dilinde sözde.
Ha burada atlamak istemediğim bi konu var: Filme girerken –daha önceden konuyu bildiğim için- “bu başka dünyalılarla bizimkiler nasıl anlaşacak direk İngilizce konuşsalar komik olur “diye düşünürken, 5. ya da 10. dakikada kılıfı hemen hazırlıyorlar. Neymiş efendim, Dr. Bunlara İngilizce öğretmişmiş, peh.
Yok neymiş görsel efektmiş, iyi aferin ama beni etkilemedi.
Şimdi gelelim şu XPanD mevzusuna. Normal 3D den daha iyiymiş diye kalktık tee Forum Bornova gittik. Film + Gözlük + MyBilet komisyonu olmak üzere iki öğrenci 31 lirayı bayıldık, bu süper ultra Yeşilçam filmi için. (Bu arada kimse yanlış anlamasın “Yeşilçam filmi” ifadesini Yeşilçam filmlerini aşağılamak için söylemiyorum.) Beton gibi gözlüğü verdiler, neymiş, süper gösterecekmiş, pilliymiş, akıllıymış falan filan neyse taktık, izledik. Normal 3D’den biraz daha gerçekçiydi, titreme, kayma falan olmadı tamam da gözlük çok ağır be kardeşim. Ne burnum kaldı yumruk yemiş gibi olmayan, ne kulaklarım kaldı Midas gibi uzamayan. Şunun hafifini yapın kardeşim yahu.
Ayrıca neden gözlük için ayrı para istiyorsunuz? Gözlüksüz izleme şansımız var mı ya da iki tane gözlük alan mı var da tane hesabıyla veriyorsunuz? Sonra MyBiletle internetten bilet alınca komisyon alıyor. Bu ne saçma iştir yahu? Ben internetten alınca senin daha çok karın oluyor neden bana zulmediyorsun? Bi daha çok zorda kalmadıkça internetten hele hele MyBilet’ten sinema bileti almam ve James Cameron vb adamların “Amanın mazlum halklar zalimlerden çıkan biri tarafından kurtarılıyor, çok manyak film yaptık” ayaklarıyla kakalamaya çalıştıkları filmlere bir avuç para verip gitmem!
kesinlikle katılıyorum büyük başkanım.. zaten ben dedim, anlamsız abartılmış bir film dedim, 8.7 çok dedim de erhan üstüme yürüdü facebooktan. ben de parama acırım.
Merhaba,
Yazınıza katılıyorum. Avatar hakkında detaylı bir yazı yazmıştım. “Avatar Muhteşem Bir Film mi, Fiyasko mu?” (http://www.ayhandemiral.com/?p=3368)
Yazınıza destek olur gibi. Saygılarımla