Yahşi Batı

Dikkat! Bolca "Spoiler" içerebilir!
-->

Efendim Avatar’a gitmişken Yahşi Batı’ya gidilmez mi? Ayrıca aylardır bekliyordum filmi. Gora ve Arog’dan ağzımızda kalan güzel tadın ardından bu filminde güzel olacağını düşünmüştüm nedense. Ama öyle değilmiş Recep İvedik 2 fiyaskosundan sonra bir fiyasko da Cem Yılmaz’dan geldi. Önceki filmlerin bir kopyası gibi başı sonu çok belli, belden aşağı, aşırı küfürlü bir film. Ana avrat, din iman bi mintan! Arog da çocuklar izliyor diye en ufak küfre bile dikkat eyleyen Cem Yılmaz, bu film de koyvermiş gitmiş.

Filmin hikayesini şöyle özetlemek lazım: Hani kantinlerde, dost meclislerinde, geyik ortamlarda “ulen osmanlılar / türkler vahsi batıda olsa ne olurdu ha” vardır ya, hah işte onun ucuz bir kopyasını yapmışlar. Böyle bir ekipten bunu beklemezdim acıkçası.

Ha bi de tabii şu kola mevzusu var ya o iyice evlere şenlik: Sponsorlara yaranacam diye kolayı türk icadi yaptıkları gibi filmin ciddi bir kısmında da cola turka reklamı pompaladılar. Bi ara dedim ki Turk Telekomla Avea’ya ayıp olmasın diye telefonu da türklerin icat ettiğini hatta bu cihazlara Türk telekom’un kısaltması -ingilizlerin dili dönmediği için- telefon dendiğini iddia edecekler diye endişelendim.

Tamam herşeyi geçtim, ticaridir falandir filandır da filmin sonunda Amerikan Başkanı’nın Osmanlılara dolayısla Türklere sallamasına izin verilmesini hazmedemiyorum. Yani bi Ata Demirer’in Osmanlı Cumhuriyeti filminde amerikan askerlerine “sizin ülke kurulurken biz 500. yılımızı kutluyorduk, deyyus” diyerek çıkışması kadar bile bişi demedi. Ben bu sahnede Cem Yılmaz’ın en azından 1795’de Cezayir, 1796`da Trablus ve 1797`de Tunus ile anlaşma yapıp Osmanlı’ya hatta Osmanlı’ya bile değil onun valisine 20 yılvergi ödediğini hatırlatıp “lan tosbağa daha dün valimizin ayağını yalıyordunuz, ne zaman adam oldunuz” demesini beklerdim.

Neyse beğenmedim, sevmedim, hatta son sahnesiyle nefret bile ettim. Üzücü!

Comments are closed.