Bir yer düşününüz… Arkasını dağlara yaslamış, yüzünü Ege’nin mavisine dönmüş bir üniversite…
Bir üniversite düşününüz… İçinde bu ülkenin kaynakları seferber edilerek yetiştirilmiş, yurtdışında okutulmuş en parlak akademisyenleri, bu ülkenin en büyük sınavında ilk 1000’lere, 5000’lere girerek gelen öğrencileri olan… Mimarlar, mühendisler, bilim adamları kısacası ülkenizin geleceğini yetiştirmeyi istediğiniz, geleceği emanet edeceklerinizin üniversitesini düşününüz, teknoloji geliştirmeyi planladığınız, TeknoPark kurmayı hayal ettiğiniz… Ülkenin iki yüksek teknoloji enstitüsünden birini… İzmir’in EXPO 2015’e ev sahipliği yapması durumunda Türkiye’nin vitrini olacak yeri…
Bahsettiğim ve sizden hayal etmenizi rica ettiğim yer, okulum İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Amerika’daki ve Avrupa’daki benzerleri gibi olması, bilim adamı yetiştirip teknoloji üretmesi için kurulan ülkemizin iki teknoloji enstitüsünün büyüğü, 1992 yılında Çankaya ve Basmane’deki iki binada kurulan İzmir’deki üç devlet üniversitesinde biridir. İdealist, bu topraktan aldığını bu toprağa vermeye çalışan aydınlık ve çalışkan insanların binbir özveri, emek ve alınteriyle sıfırdan kurduğu, “olmaz, imkansız” denilenin başarıldığı okulumuzun yerleşkesi, Karaburun – Çeşme kavşağında, Ege’nin serin suları boyunca, en yakın ilçe Urla’ya 15, turizm kalemiz Çeşme’ye sadece 35 kilometre uzaklıkta, sahipsiz, kimsesiz uzanmaktadır. Sadece bilmek zorunda olanların bildiği, bilmesi gerekenlerin de görmezden geldiği bir yerde kurulmuştur yerleşkemiz.
“Geleceğin ODTÜ’sü” diye tanımlanan okulumuzda –basınımız ilgilenmese, kimse bilmese de- bu yıl akademik yayın/akademik personel oranında üçüncülüğe çıkmıştır. Şu an Mimarlık, Şehir ve Bölge Planlama, Kimya/Makine/Bilgisayar/Elektronik ve Haberleşme Mühendislikleri, Fizik, Kimya, Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümleri olmak üzere dokuz lisans ve bunlara ek olarak otuzaltı yüksek lisans bölümü bulunmaktadır. Tüm akademik personeli en az bir yıl yurtdışındaki denk üniversitelerde ders vermiş, alanında yetkin kişilerden oluşmaktadır. 2025’de bitmesi hedeflenen TeknoPark, Türkiye’nin Silikon Vadisi olmaya adaydır. Mezunlarımın tamamı iş bulmuş, yavaş yavaş piyasada okulumuzun başarısını kanıtlamaya başlamışlardır. Okulumuz ülkemizin eğitim dili %100 İngilizce olan sayılı üniversiteleri arasındadır. Yerleşke içinde Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından 7 Kasım 2005 tarihinde sessiz, sakin hizmete giren iki kişilik odalarıyla onaltışar kişilik villalar halinde inşa edilmiş Türkiye’de başka örneği bulunmayan yurtlarımızda altıyüzü aşkın kişi barınabilmektedir.
Gelgelelim gidemediğiniz yer sizin değildir! Bizlerin, İYTE öğrencilerinin en büyük problemi, belki bu kadar övdükten sonra gülünç gelecek ama ulaşım. Evet, ULAŞIM!… Neden diyeceksiniz. Sizlere şöyle özetleyeyim: İzmir’den (Üçkuyular Otobüs Terminali’nden) ilk dolmuş saat: 07.45- 08.00 sularında, sonuncusunun ise 16.00’da kalkar. Yerleşkeden ise ayrılmak isterseniz en erken 09.30, en geç de 17.15 bir dolmuş bulmanız -boş olup sizi alırsa- gerekmektedir. Aksi takdirde ya yerleşkeye gelemezseniz –ki okuldaki yurtta kalıyorsanız gelmeniz gerekiyordur- ya da okuldan ayrılamazsanız! Haftasonu ise kendinizi dolmuşçuların kendi içinlerindeki çekişmelerinin girdabında bulur, dolmuşu doldurup arabayı kaldırma planları yapar, bir anda deynekçi gibi hissetmeye başlarsınız.Tabii diyeceksiniz ki “Neden anlattın bütün bunları be kardeşim, okulunu istersek araştırırız, zaten dolmuş da her yerde aynı!” Bunları bu ülkenin, bu şehrin geleceği için çalıştıklarını belirten, bu okulu Türkiye’nin vitrini yapacaklarını, 2015’e kadar metro(!) bile getireceklerini söyleyenlerden hakkımızı, “belediye otobüsünü” talep etmek için yazdım, herkes duysun bilsin istediğim için yazdım. Temsil etmeye çalıştığım 2000’in üzerindeki insanın sesi duyulsun diye yazdım. Ancak biliyorum ki yine sessizlikle ifade edilen, duyurulmayan aynı bahaneler öne sürülecektir: İYTE’nin şehre uzaklığından kaynaklanan ekonomik yön, yolcu azlığı, otobüs kıtlığı vesaire vesaire…
Günde karşılıklı koyacağınız on-oniki sefer belki belediyemize parasal bir yük getirecektir. Ancak filizlenme çağındaki İYTEli aydınlık beyinlere yapılacak bu yatırım gelecekte belki de beyin göçünü tersine çevirecektir. Üreten, yaratan kendi kendine yeten bir şehir, bir Türkiye yaratma hevesi olan beyinlerin bu sesine lütfen ama lütfen kulak veriniz. Yoksa “Müsait bir yerde inecek var Aziz Amca…”